( ARAÇSAL KOŞULLANMA ) BAĞLAŞIMCILIK KURAMI
- Thorndike’ningörüşleri eleştirilmiş ama yarım yüzyıla yakın etki çevresinde etki yaratmıştır.
- Thorndike, eğitimsel uygulamalar, transfer eğitimi, karşılaştırmalı psikoloji, Zeka testi, sosyal psikoloji alanlarında çalışmıştır.
- “ Hayvan Zekası” adlı eseri herkesi etkilemiştir
- Ona göre , öğrenmenin temelini “ Duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bağ oluşturur”. Buna bağlaşımcılık ( bağ kuramı ) denir.
- Duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bağ sonucunda öğrenme oluşur
- Uyarıcı ile Tepki sinirsel bir bağla ( bağlaşım yoluyla ) birbirine bağlanmaktadır
SEÇME BAĞLAMA (DENEME YANILMA )
- Öğrenmenin en temel formu DENEME YANILMA ÖĞRENMESİDİR. Buna daha sonra SEÇME BAĞLAMA demiştir.
- Organizma bir problemi çözerken kendisini amacına götürenleri seçer diğerlerini eler. ( Bunu kafese koyduğu kedi deneyiyle ispatlamaya çalışmıştır )
ÖĞRENME KÜÇÜK ADIMLARLA OLUŞUR
- Öğrenme içgörsel bir şekilde aniden değil yavaş yavaş ortaya çıkar.
- İnsanlar ve hayvanlar aynı basit yolla öğrenir. Ancak insan öğrenmesi biraz daha karmaşıktır.
TEMEL KANUNLARI
- Bu kanununu “ İnsanın Orijinal Doğası” adlı kitapta topladı
- Bir insan etkinlik yapmaya hazırsa , onu yapmaktan haz duyar, bu durumda eğer engellenirse kızgınlık gösterir.
- Bir insan etkinlik yapmaya hazır olmadığı halde zorlanırsa, yine kızgınlık duyar.
- Bir çocuk yazı yazmaya hazırsa yazmaktan zevk alır, şayet engellenirse kızgınlık davranışları gösterir.
- Eğer bir çocuk yazı yazmaya hazır olmadığı halde zorlanırsa, kızgınlık duyar.
ETKİ KANUNU
Thorndike’nin psikolojiye en büyük katkısı etki kanunudur. Bu kanun aynı zamanda Skinner’in Edimsel Koşullanma kuramının temelini oluşturur.
1930’DAN ÖNCE
- Tepkinin doğurduğu sonuç haz verici durumla sonuçlanırsa uyarıcı – tepki bağı kuvvetlenir
- Tepkinin doğurduğu sonuç istenmedik durumla sonuçlanırsa uyarıcı - tepki bağı zayıflar
1930’DAN SONRA
- Tepkinin doğurduğu sonuç haz verici durumla sonuçlanırsa uyarıcı – tepki bağı kuvvetlenir ( 1930’a göre Değişme yok )
- Tepkinin doğurduğu sonuç istenmedik durumla sonuçlanırsa uyarıcı - tepki bağı etkilenmez
TEKRAR KANUNU
1930’DAN ÖNCE
- Uyarıcı – tepki bağı kullanıldıkça ( tekrar edildikçe ) güçlenir
- Kullanılmazsa zayıflar
1930’DAN SONRA
- Tekrar uyarıcı – tepki bağını ne kuvvetlendirir , nede zayıflatır. ( 1930’a göre tamamen değiştirmiştir )
- Tekrar etme sadece gelişme sağlar.
KURAMIN 1930’dan ÖNCEKİ İKİNCİL İLKELERİ
TEPKİ ÇEŞİTLİLİĞİ: * Organizma karşı karşıya kaldığı bir problemin çözüm sürecinde pek çok farklı tepki ortaya koyar. Bunlardan sonuca götürenleri tekrar eder diğerlerini eler * Bu ilke deneme yanılma öğrenmesinin de temelini oluşturur
Örnek:- Kedi kapatıldığı rahatsız edici kafes ortamından dışarı çıkmak için çok farklı tepkiler ortaya koymuştur. Ancak diğer seferde bir önceki işe yaramayan tepkilerin bazılarını eleyerek kafesten çıkma zamanını kısaltmış ve sonuçta kafesten çıkma yolunu öğrenmiştir.DİKKAT ÇEKİCİ UYARICILAR: Uyarıcılara tepkiler gösterilirken daha çok dikkat çekenlere karşı öncelikli olarak tepki gösterme söz konusudur.
Örnek: Bir çocuk kapatıldığı bir oda dan çıkmak için 10 siyah düğmeye değil, sadece bir kırmızı düğme olan düğmeye öncelikli basar. Zira o daha çok dikkat çekmektedir.
ÖĞRENCİ ÖZELLİKLERİ: Hem kalıtım, hem de tutumlar ( öğrenmeler ) tepkiyi ortaya koyma performansını etkiler.
Örnek: Kafese konan genç kedi, yaşlı kediye göre daha çok çaba gösterir. * Daha önce kırmızı düğmeye bastığımızda kapı açılmadıysa, artık bu sefer dikkat çeken kırmızı düğmeden başlamayız , zira onun işe yaramadığını öğrenmişizdir.BENZETME YOLUYLA TEPKİDE BULUNMA ( TEPKİ ANOLOJİSİ- TRANSFERDE BENZER ÖĞELER ): * Benzer uyarıcılara , benzer tepkileri gösterme eğilimindeyiz * Buna daha sonra uyarıcı genellemesi denmiştir. * Organizmanın karşılaştığı yeni durumla , önceki durum arasındaki benzerlik arttıkça, transfer etme yeteneği de artmaktadır.
Örnek: * Bir matematik problemini çözen öğrenci, benzer problemlerin çözümünde de aynı yolu takip eder. * Motoru arıza eden bir şoför, arkadaşının arabasının motoru bozulduğun da da aynı yolu takip ederek problemi gidermeye çalışırÇAĞRIŞIMSAL GEÇİŞ: Bir uyarıcıya gösterilen tepki, ortama başka uyarıcıların girmesiyle birlikte onlarada gösterilmeye başlanır. Bu arada ilk uyarıcılar ortamdan çekilse bile tepkiler yeni uyarıcılara gösterilmeye devam eder.
Örnek: * Thorndike, kediye balık gösterip ayağa kalkmasını sağlamıştır. Daha sonra balık gösterip + ayağa kalk komutu vermiştir. Bir sonraki aşamada et olmasa bile ayağa kalk denince kedi ayağa kalkmıştır. * Hafif müzik eşliğinde kitap okutturulduğunda, daha sonra hafif müzik olmasa bile kitap okuma davranışı devam eder. * Reklamcılıkta, ünlülerle bir ürün tanıtıldığında, ürün alma davranışı artar
KURAMIN 1930’dan SONRAKİ İKİNCİL İLKELERİ
ETKİNİN YAYILMASI: * Pekiştirilen davranışlar kadar, pekiştirilen davranışın öncesindeki ya da sonrasındaki davranışlarda pekiştirilmiş olur. * Cezalandırılan davranışların, öncesindeki yada sonrasındaki davranışlar pekiştiriliyorsa cezalandırılan davranış devam eder.
Örnek: Yemekten önce , ellerini yıkaması durumunda sevdiği yiyeceğini yiyen bir çocuğun, ellerini yıkadıktan sonra havluda kurulama davranışı da pekiştirilmiş olur. Aynı zamanda ellerini kurulamama davranışı da pekişebilir.
ÇAĞRIŞIMSAL ZITLIK: * Birbirini çağrıştıran kavramlar kolay öğrenilir, oysa ki bir birini çağrıştırmayan zıt uyaranlar zor öğrenilir. * Thorndike , ait olma ilkesine getirilen eleştirilere bu ilkeyle cevap vermiştir. Ona göre Gestaltçıların dediği gibi öğrenme , uyarıcı * tepki bağlarının yerine genel ilkelerle açıklansa idi , öğrenci ileriye ve geriye doğru aynı performans gösterebilecekti.
Örnek: - Kedi havlar , köpek miyavlar. Cümlesinde havlar kavramı köpekle ilgili olduğu için “ kedi” kavramı havları çağrıştırmaz. Ancak, köpek havlar, kedi miyavlar “ olsa havlar köpeğe ait olduğu için çağrışım daha iyi olmaktadır. - Gazete okuyan öğrencinin tarih ders başarısı arttığı için gazete okumaya devam eder. Zira sonuç, öğrencinin ihtiyacına olumlu etki oluşturdu. - Bir öğrenci çarpım tablosunu baştan sona rahat bir şekilde ezberlerken, sondan başa zor ezberler - Alfabedeki harfler geriye doğru zor söylenir
THORNDİKE’NİN KURAMININ EĞİTİME UYGULANMASI
- Eğitim bilimsel bir nitelik taşımalıdır
- Başlangıçta amaçlar iyi belirlenmelidir
- Öğrencinin davranışını dışşal güdülenme belirler. Bu bakımdan öğrenmeler öğrencinin ihtiyacı karşılayacak durumda olmalıdır.
- Eğitimde cezaya yer yoktur. Zira ceza, uyarıcı – tepki arasındaki bağı zayıflatmaz
- Süreç boyunca öğrenci aktif olmalı, ezberci eğitimden kaçınılmalıdır
- Okuldaki koşullar , gerçek yaşama uygun olmalıdır
- Öğrenme küçük adımlarla oluşur, bu bakımdan öğrenme adım adım, kolaydan zora olmalıdır
Yorum Gönder