Bu yazıda öğretim ilkelerini detaylıca (örneklerle) inceleyeceğiz.
Öğrenciye Görelik, Etkin Katılım, Yaşama Yakınlık, Somuttan Soyuta, Bilinenden Bilinmeyene, Yakından Uzağa, Ekonomiklik, Açıklık, Bütünlük, Sosyallik, Bilgi ve Becerinin Güvence Altına Alınması, Tümdengelim, Transfer, Basitten Karmaşığa
1-Öğrenciye /Çocuğa Görelik (Düzeye Uygunluk): Ders programının hazırlanmasında veya dersin işlenmesinde öğrencinin fizyoljik ve psikolojik özelliklerinin, bireysel farklılıklarının esas alınmasıdır.
Bu ilke esas alındığında , gerek konu seçim ve işlenişinde gerek okul binası, sınıftaki oturma düzeni, ders kitabı ve diğer ders malzemeleri ve dersin işlenişi sırasında "öğrenci merkezli" bir öğretim ortaya çıkmıştır.
3- "Somuttan soyuta" ilkesi: Çocuktaki zihin gelişimi somuttan soyuta doğru olmaktadır. İnsan her zaman somut olarak gördüğü, algıladığı şeyleri, onların soyut kavramlarla anlatılmasından daha kolay öğrenir. Bu nedenle, öğrenci mümkünse ders konusu olan eşya ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya getirilmeli; bu mümkün olmadığı zaman o nesne veya olayın modeli, fotografı veya başka bir simgesi gösterilmelidir.
4- "Yakından uzağa" ilkesi: Öğrenciye öğretilecek bilgilerin düzenlenmesinde, örneklerin verilmesinde, hem doğal hem de sosyal olarak onun en yakın çevresinden hareket etmelidir. Bu, sadece yer ve yaşayış açısından değil zaman açısından da böyledir. Yakın zamandan uzağa, yakın aile ve okul çevresinden uzağa, yakın köy-kasaba-bölge-ülke çevresinden uzağa ilkesi birçok derste rahatlıkla kullanılabilir ve bu ilkeye uyma, öğrenmenin düzeyini yükseltir.
5- Tasarruf (ekonomi) ilkesi: Her türlü eğitim-öğretim faaliyeti en az zaman, en az emek ve enerji sarfedilerek, en yüksek verim elde edilecek şekilde düzenlenmelidir. Bunun için de, öğretim baştan sona her yönden plânlanmalıdır. Plânsız ve metodsuz olarak yapılan dersler çok sınırlı olan öğretim zaman ve imkânlarını israf edeceği gibi, istenilen düzenli bir öğrenme de sağlanamaz.
6- Açıklık ilkesi: Öğrenci, derste işlenen tüm konuları somut olarak görebilmeli; bu mümkün olmuyorsa resmini, sesini, grafiği, modelini v.s. görsel-işitsel olarak algılayabilmelidir.
Açıklık,öğretmenin iletişim sürecinde, dersi işlerken ve değerlendirme yaparken (sınavlarda)kullandığı dilin anlaşılır, açık ,net ve anlamlı olması demektir. Açıklığı arttırmak için öğrenmeyi kolaylaştıran materyaller, görsel-işitsel araç ve gereçler kullanılabilir.
Not: Kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması yaşama yakınlık, somut eşyalar ve öğretim materyallerinin kullanılması da somuttan soyuta ilkelerini gerektirir.
7- Hayata yakınlık ilkesi: Okul ve öğretim ortamı hayattan kopuk, yapay bir ortam olmamalı; hayata yakın, oradaki gerçeklikten uzak olmayan, öğrencinin hayatla bağlantısını koparmayan bir yaşantı sunmalıdır.
Zaten bedensel ve ruhsal kuvvetler sürekli olarak birbirlerini etkilerler ve birbirine bağlıdırlar. Sadece bedeni geliştirip zihni ve ahlâkî yönler geliştirilmezse, veya bunun tersi durumlarda dengesiz; hem topluma hem de kendine zararlı olabilecek insanlar yetişmiş olur.
Bu ilke aynı zamanda bilgilerin birbirine bağlı ve birbirini tamamlar mahiyette sunulması demektir.
Not: Sosyalleşme sürecinde öğrenci: anne-baba-öğretmen ve okul yöneticilerine saygı duyulmalı; din-ahlak-gelenek gibi toplumun manevi güçlerine uygun davranmalıdır. Bu otoriteye itaatin bir gereğidir.
Birey bu kuralları uygularken kendi kararlarını verebilme, kendini yönetebilme, hür karar verebilmenin mutluluğunu ve sorumluluğunu yaşamalıdır. Bu da özgürlüğün bir gereğidir. Çağdaş yaklaşımlar sosyallik ilkesinin bu ikinci boyutu üzerinde daha çok durmaktadır
Kaynaklar:
1- mimoza.marmara.edu.tr/
2- http://www.oguzhanhoca.com
Öğrenciye Görelik, Etkin Katılım, Yaşama Yakınlık, Somuttan Soyuta, Bilinenden Bilinmeyene, Yakından Uzağa, Ekonomiklik, Açıklık, Bütünlük, Sosyallik, Bilgi ve Becerinin Güvence Altına Alınması, Tümdengelim, Transfer, Basitten Karmaşığa
1-Öğrenciye /Çocuğa Görelik (Düzeye Uygunluk): Ders programının hazırlanmasında veya dersin işlenmesinde öğrencinin fizyoljik ve psikolojik özelliklerinin, bireysel farklılıklarının esas alınmasıdır.
Bu ilke esas alındığında , gerek konu seçim ve işlenişinde gerek okul binası, sınıftaki oturma düzeni, ders kitabı ve diğer ders malzemeleri ve dersin işlenişi sırasında "öğrenci merkezli" bir öğretim ortaya çıkmıştır.
Örnek: Behzat Öğretmen, öğrenme – öğretme sürecinde bireysel farkları dikkate alarak süreci düzenlemiş ve her öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak etkinlikleri belirlemiştir.2- "Bilinenden bilinmeyene" ilkesi: Ders kitabı hazırlarken ve sınıfta ders anlatırken, öğrencinin o zamana kadarki bilgi ve tecrübelerinden hareket ederek, yeni bilgi ve tecrübelerin bunlar üzerine kazandırılması çok daha kolay olacaktır. Yeni bilgileri eski bilgilerle karşılaştırarak, gerektiğinde eskileri doğrulayarak geliştirmek, öğrencideki bilgi sisteminin çok daha sağlam olmasını sağlayacaktır.
3- "Somuttan soyuta" ilkesi: Çocuktaki zihin gelişimi somuttan soyuta doğru olmaktadır. İnsan her zaman somut olarak gördüğü, algıladığı şeyleri, onların soyut kavramlarla anlatılmasından daha kolay öğrenir. Bu nedenle, öğrenci mümkünse ders konusu olan eşya ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya getirilmeli; bu mümkün olmadığı zaman o nesne veya olayın modeli, fotografı veya başka bir simgesi gösterilmelidir.
4- "Yakından uzağa" ilkesi: Öğrenciye öğretilecek bilgilerin düzenlenmesinde, örneklerin verilmesinde, hem doğal hem de sosyal olarak onun en yakın çevresinden hareket etmelidir. Bu, sadece yer ve yaşayış açısından değil zaman açısından da böyledir. Yakın zamandan uzağa, yakın aile ve okul çevresinden uzağa, yakın köy-kasaba-bölge-ülke çevresinden uzağa ilkesi birçok derste rahatlıkla kullanılabilir ve bu ilkeye uyma, öğrenmenin düzeyini yükseltir.
5- Tasarruf (ekonomi) ilkesi: Her türlü eğitim-öğretim faaliyeti en az zaman, en az emek ve enerji sarfedilerek, en yüksek verim elde edilecek şekilde düzenlenmelidir. Bunun için de, öğretim baştan sona her yönden plânlanmalıdır. Plânsız ve metodsuz olarak yapılan dersler çok sınırlı olan öğretim zaman ve imkânlarını israf edeceği gibi, istenilen düzenli bir öğrenme de sağlanamaz.
6- Açıklık ilkesi: Öğrenci, derste işlenen tüm konuları somut olarak görebilmeli; bu mümkün olmuyorsa resmini, sesini, grafiği, modelini v.s. görsel-işitsel olarak algılayabilmelidir.
Açıklık,öğretmenin iletişim sürecinde, dersi işlerken ve değerlendirme yaparken (sınavlarda)kullandığı dilin anlaşılır, açık ,net ve anlamlı olması demektir. Açıklığı arttırmak için öğrenmeyi kolaylaştıran materyaller, görsel-işitsel araç ve gereçler kullanılabilir.
Not: Kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması yaşama yakınlık, somut eşyalar ve öğretim materyallerinin kullanılması da somuttan soyuta ilkelerini gerektirir.
7- Hayata yakınlık ilkesi: Okul ve öğretim ortamı hayattan kopuk, yapay bir ortam olmamalı; hayata yakın, oradaki gerçeklikten uzak olmayan, öğrencinin hayatla bağlantısını koparmayan bir yaşantı sunmalıdır.
Örnek: Öğrencilerin “bilinçli tüketim ve israf” konusunu işledikten sonra satın aldıkları ürünlerin son kullanma tarihlerine bakması
Örnek: Öğrencilerin Hayat bilgisi dersinde “Neden dengeli ve düzenli beslenmesi gerektiğini kavrar.” kazanımının verildiği dersin sonrasında cips, kola gibi zararlı yiyecekleri tüketmeyi bırakması8- Bütünlük İlkesi: G. Kerschensteiner'in üzerinde durduğu bu ilke, çocuğun eğitilecek yönlerinin bir bütün olarak alınıp değerlendirilmesini ister. Çocuk bedensel ve ruhsal kuvvetler (düşünce, duygu, irade gibi) bakımından bir bütün olarak ele alınmalı ve her yönü dengeli olarak eğitilmelidir.
Zaten bedensel ve ruhsal kuvvetler sürekli olarak birbirlerini etkilerler ve birbirine bağlıdırlar. Sadece bedeni geliştirip zihni ve ahlâkî yönler geliştirilmezse, veya bunun tersi durumlarda dengesiz; hem topluma hem de kendine zararlı olabilecek insanlar yetişmiş olur.
Bu ilke aynı zamanda bilgilerin birbirine bağlı ve birbirini tamamlar mahiyette sunulması demektir.
Örnek: Ortaöğretimdeki fizik – kimya – biyoloji dersleri yerine ilköğretimde Fen ve Teknoloji dersinin, yine tarih ve coğrafya dersleri yerine ise Sosyal Bilgiler dersinin programda yer alması9- Sosyallik: İki boyutu olan bir ilkedir. Toplumsal boyutu ile otoriteye itaat, kendi kararlarını verebilme yeterliliği boyutuyla da özgürlük anlamına gelir. Bu iki boyut aslında birbirinden ayrı gibi gözükse de ilişkilidir.
Not: Sosyalleşme sürecinde öğrenci: anne-baba-öğretmen ve okul yöneticilerine saygı duyulmalı; din-ahlak-gelenek gibi toplumun manevi güçlerine uygun davranmalıdır. Bu otoriteye itaatin bir gereğidir.
Birey bu kuralları uygularken kendi kararlarını verebilme, kendini yönetebilme, hür karar verebilmenin mutluluğunu ve sorumluluğunu yaşamalıdır. Bu da özgürlüğün bir gereğidir. Çağdaş yaklaşımlar sosyallik ilkesinin bu ikinci boyutu üzerinde daha çok durmaktadır
Örnek: Sınıf kuralları belirlenirken öğrencilerin görüşlerinin alınması özgürlük, bu kuralların toplumsal normlara ve okulun kurallarına uygun olarak belirlenmesi otoriteye itaatin gereğidir.10- Bilgi ve becerinin güvence altına alınması ilkesi: Bir öğretim ilkesi olarak değerlendirildiğinde, eğitim öğretimin her kademesinde ve her dersinde, bilgi ve becerilerin tekrar ve alıştırma gibi yöntemlerle "tam öğretilmesi" hedef olmalıdır. Bu, bilgi ve becerileri güvence altına aldığı gibi, başarıların ve daha ileri öğretimlerin de güvence altına alınması demektir.
Kaynaklar:
1- mimoza.marmara.edu.tr/
2- http://www.oguzhanhoca.com
Yorum Gönder